‘YÜKSELTİ ANTRENMANI’

‘1000 m ve üzerindeki rakımlar yükseklik(yükselti) olarak kabul edilmektedir. Dünya üzerindeki birçok yerleşim bölgesi 1000 m?nin üzerindedir ve buralarda milyonlarca insan yaşamakta ve egzersiz yapmaktadırlar. Böyle bir rakımda yaşayan insanlar bir problemle karşılaşmasalar da, deniz düzeyinde veya 1000 m rakımdan daha düşük rakımda yaşayan insanlar ve sporcular, böyle bir rakım yüksekliğinde yaşamak ve egzersiz yapmak zorunda kaldıklarında yükselti ile oluşan bir takım problemlerle karşılaşmaktadırlar.

Paul BERT 1800?lü yılların başında düşük oksijenli ortamın yaratacağı uyumsuzluklardan ilk söz edenlerdendir. Havacılığın ilerlemesi ile bu konuda daha geniş çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Nihayet 1968 Olimpiyat Oyunlarının 2000m.nin üzerinde yapılması gündeme gelince, sporda hipoksinin yeri bu alanda daha detaylı incelenmiştir.
1968 Olimpiyat Oyunları ile 1970 Dünya Futbol Şampiyonasının Meksika?da düzenlenmesi ? Spor ve Yükseklik ? temasına dünya çapında bir güncellik kazandırdı. Sportif verim dayanıklılığına orta yükseklikte rakımların akut ve kronik tesirlerini incelemek amacı ile geniş araştırmalar yapılmaya başlandı.
?Spor ve Yükseklik? iki görüş açısından incelenmektedir. Bunlardan biri yüksekliğe uyum sağlama, ikincisi ise yüksekte çalışacak daha alçak rakımlar da verim dayanıklılığını arttırma. Bu usul kürekçiler ve uzun mesafe koşucuları tarafından hala kısmen uygulanmaktadır. Interval-dayanıklılığına dayanan spor türlerinden futbolda da 1800m. Yüksekliğinden itibaren yapılan çalışmalar dayanıklılık yeteneğini arttırma yanında bilhassa yeni sezona hazırlanırken başka faydalar sağlarlar. Hava içindeki oksijenin miktarı %5-10 oranında normalden daha az olacağından, sporcu bu oranda düşürülmüş bir tempo ile rakımı alçak yerlerde verdiği verimin aynısını verir.
Hipoksik antrenmanı kullanan hemen hemen bütün ilgililerin birleştikleri noktalardan biri yüksekliğe uyumda alınan cevapların bireysel farklılıklar gösterdiğidir. Tabii ki bu da hipoksik antrenmanın değerlendirilmesini güçleştirmektedir. Hipoksik antrenmana tabi
tutulmuş sporcuların deniz düzeyine inmelerinde hepsi de performans iyileşmesi görülmemiştir. Yazarların birçoğuna göre bu nedenle yükseklikte meydana gelen yüksekliğe uyumla ilgili fizyolojik değişikliklere deniz düzeyindeki performans artmasının bir garantisi olarak bakmak pek doğru olmasa gerek, Saltin?in araştırmalarına göre performansın zaten zirvede bulunan sporcular yükseklik antrenmanından istifade sağlamışlardır. Saltin? e göre performansı düşük olanlarda hipoksik antrenman bir düzelme sağlayabilir. Nitekim Faulkner? de buna bir benzer gözlemde bulunmuş daha ziyade maksimal VO2? si düşük olan sporcuların yükseklikte faydalandığını iddia etmiştir. Shephard?a göre sporcu anemik ise yükseklikten istifade artar. Travers?de Münih Olimpiyat Oyunlarından evvel St. Moriz?e götürdükleri İngiliz ekibinden düşük Hb.?li olanlarda yüksekliğin daha etkili olduğunu ve diğerlerine oranla Hb. Düzeylerinin daha tutarlı bir artma gösterdiğini saptamıştır. Owen bu konudaki literatürü gözden geçirdikten ve ilgililerle konuştuktan sonra; genel antrenmanların da gene yarım gün süre ile, 2000 metrede yapılmasının ve 2000 metrede uyunmasının ve yükseklik
kampı süresini 3 hafta kadar olmasının ve deniz düzeyine yarışmalardan bazılarına göre 7-10 gün evvel dönülmesinin uygun olacağı kanısına varmıştır. Shephard ise deniz düzeyine yarışmalardan 3 gün, Travers 5 gün önce dönmeyi önermektedir.
Mellorowitz fiziksel ve performans özellikleri benzer iki gruptan birini deniz düzeyinde, diğer grubu da 2000m.?de antrenmana tabi tutmuş. Her iki grubun tabi olduğu antrenman tipi, süresi, ortam koşulları, diyet, uyku süreleri ayni tutulmuştur. Yükseklikten deniz düzeyine dönüldüğünde hipoksik antrenmana tabi tutulanların VO2?leri daha yüksek bulunmuş ve bu yükseklik 3 hafta kadar sürmüştür. Mellerowitz Hipoksik antrenmana tabi tutulmuş sporcuların deniz düzeyine indiklerinde gösterdikleri performans artımını istatiksi yönden de anlamlı olduğunu bulmuştur.
Asahina yükseklik antrenmanından sonra deniz düzeyine dönüşte maksimal VO2? de artma olduğunu saptamışlardır. Klausen , Balke da fiziksel performansın yükseklikte arttığını bildirmişlerdir. Bununla beraber Conzolazio 3475 m.?de aerobik gücün % 25 kadar azaldığını ve deniz düzeyine döndükten sonra bu düşüklüğün devam ettiğini, Buskirk 4270m. Yükseklikte 48 gün sonra max VO2 ?i normal ancak % 75 kadar olduğunu bulmuşlardır. Hansen de yüksekliğin max VO2 yi arttırdığını gösterememişlerdir. Hatta Saltin yükseklikte performansı daha yüksek atletlerde aerobik güç kaybının diğerlerinden daha fazla olduğunu bulmuştur. Görülüyor ki hipoksik antrenmanın sonuçlarını bir noktaya toplama olanağı yoktur..
Yükseğe çıkıldıkça barometrik basınçla birlikte O2 nin kısmi basıncı düşer. Solunum olayı burundan başlayıp hücrelerde sonlanmaktadır. Basınç farkları solunumun her aşamasında etkili olur. Bu farka uyum ( Aklimatizasyon), kişiden kişiye değişim göstermektedir. Azalan basınçla birlikte birim hacimdeki O2 molekül sayısı da azalacak, organizmanın gereksinimi değişmeyeceğinden, ayni miktarda O2 almak için solunum sıklığı ve derinliği arttırılmaya çalışılacaktır. Yapılan araştırmalarda sağlıklı bir kişinin 5486 m yükseklikte en çok 30 dk.; 9144 m yükseklikte ise 1 dk. kalabileceği saptanmıştır. Bazı dağcılar ise antrenmanlar sonucu 8883 metre yükseklikteki Everest? e oksijen almadan tırmanabilmektedirler.
Teorik olarak yüksek irtifada yapılan antrenmanların deniz seviyesinde yapılanlardan daha hızlı fizyolojik değişimlere neden olur. Bunun nedeni ise irtifada hipoksianin organizmayı stress altına sokarak organizmada bir takim fizyolojik uyumlara neden olmasıdır.
Yükseltide yapılan antrenmanlar sonucu kan hücresinde, hemoglobin ve eritrosit miktarında, mitokondri yoğunluğunda ve kas dokudaki enzimlerin düzeyinde artış meydana gelir. Bu artışlarda temelde iki strese bağlıdır antrenman ve yükseltide hipoksia*.
Üst düzey sporcularda yapılan çalışmalarda yüksek irtifada yapılan antrenmanlardan sonra deniz seviyesine dönüşte, eski düzeylerinden daha iyi performans gösteremedikleri gözlenmiştir. O halde yüksek irtifa antrenmanları üst düzey sporculardan daha ziyade elit olmayan kondisyonu düşük sporculara veya sporcu olmayan insanlara uygulanmalıdır. Ayrıca maxVO2 bakımından yükseklik antrenmanları ile sporcularda bir artış elde edilmemesine rağmen, yükseklik antrenmanlarının genel dayanıklılığı arttırdığı kabul edilmekte ve yararlı olabileceğine inanılmaktadır.
Eğer sporcular yüksek irtifada antrene edilmek istenirse su ilkelere dikkat etmek gerekir:
? Yükseklik 1800m-2300m arasında olmalı,
? 2-4 hafta kalınmalı,
? Başlangıçta aerobik, daha sonraları anaerobik çalışmalara yer verilmelidir,
? Deniz seviyesine dönüş sonrası yarışmalar 2 hafta içinde yapılmalıdır.
Yükseklikle kazanılan fizyolojik uyumlar, daha doğrusu yüksek irtifanın yararlı etkileri, deniz düzeyine indikten sonra 2-3 hafta kadar devam etmekte ve daha sonra ortadan kalkmaktadır.
Özetle su sonucu çıkarmak mümkündür, hipoksik antrenman, anemik sporcularda, max VO2?si düşük sporcularda özellikle iyi sonuçlar vermektedir. Performansı iyi olan sporcuların performanslarını bu yolla daha iyiye götürmek ise şüpheli görülmektedir. Yüksekliğe reaksiyon olarak meydana gelen fizyolojik uyumlar bireysel farklılıklar göstermektedir. Dağ tutması, gastrointestinal bozukluklar, sıvı kaybı olmaması veya az olması için uygun yükseklikler seçilmelidir. Yükseklikte kalış süresi uzun olmalıdır ki hemokonstrasyondan ziyade gerçek bir Hb. Ve Alyuvar artimi meydana gelsin. Yükseklikte bir süre antrenmandan sonra deniz düzeyine dönenlerden Hipoksik antrenmanın performansa pozitif olmasa bile negatif bir etkisi görülmemiştir.

* Hipoksia; Organizmada dokunun yeterince O2 alamaması veya kullanamaması durumudur

Bir Cevap Yazın