‘Sportif aktivite ile birlikte birçok yaralanma gelişmekte ve bunlar zaman, moral ve hatta maddi kayıplara yol açmaktadır. Bireylerin karşılaştıkları yaralanmalarla ilgili kaygı derecesi, sportif aktivitenin düzeyine ve amacına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Örneğin sağlıklı yaşam için spor yapan birisinde eski durumuna tekrar kavuşamama kaygısı ön planda iken yarışma amaçlı spor yapan bireylerde bundan başka zaman kaybetme, eski performansı yakalayamama, başarıdan uzak olma ve maddi kayıp gibi kaygılar ön plana çıkmaktadır. Amaç ne olursa olsun, yaralanma varlığında spor yapan bireylerin ortak hedef noktası spora en kısa zamanda dönme arzusu olmaktadır.
Spor yaralanmalarından korunma, her zaman bunların tedavisinden daha pratik, daha kolay ve ekonomik olmaktadır. Günümüze değin spor yaralanmalarının önlenmesine ilişkin pek çok araştırma yapılmış, öneriler geliştirilmiş ve bazı genel prensipler ortaya konmuştur. Bu genel prensiplere sırasıyla değinecek olursak;
1- Sporcu sağlık muayeneleri
Sezon öncesi, ortası ya da sonrasında yapılacak değerlendirmeler, yaralanma riski taşıyan sporcuların belirlenmesinde ve bunlara yönelik önlemlerin alınmasında yardımcı olacaktır. Bu muayeneler ile sporcuların fiziksel yeterlilik durumları incelenebilir, kas güçsüzlüğü ve koordinasyon bozukluğu gibi kusurlar ortaya konabilir. Daha önceki yaralanmalarla ilgili yapılar gözden geçirilebilir ve gerekiyorsa bunların rehabilitasyonuna gidilebilir. Kan biyokimyası değerlendirilerek varsa performansı etkileyebilecek anemi, sürantrenman durumları ortaya konabilir ve tedavisine gidilebilir. Yine fokal enfeksiyon odakları (ağız-diş, tonsilla, idrar yolları vs.) belirlenerek bunların tedavisi ile ileriki dönemdeki yaralanmalara yatkınlık önlenebilir. Sporcuların bu muayeneler için teşvik edilmeleri, bilinçlendirilmeleri ve gerekli kontrolleri, tedavileri yaptırmaları çok önemli olmaktadır.
2-Isınma ve soğuma
Spor türüne özgü kas gruplarına yönelik hareketleri de içeren genel ısınma ve soğuma egzersizlerine yeterli süre ayrılmalıdır. Yapılan çalışmalar yeterli sürede ısınma ve soğuma periyotlarının yaralanma riskini azalttığı yönünde sonuçlar vermektedir. Isınma ile daha çok sayıda kas lifi aktif hale gelmekte, eklem hareket açıklığı arttırılmakta, yüksek şiddetteki egzersize daha kolay uyum sağlanmakta ve sonuç olarak yaralanma sıklığı önemli ölçüde azalmaktadır. Yine antrenman veya yarışma sonrası yapılacak yeterli soğuma egzersizleri kassal sertliklerin gelişmesini önleyecek ve yorgunluk maddesi olarak bilinen laktik asidin kandan daha çabuk uzaklaşmasına yardımcı olacaktır.
3- Germe egzersizleri
Sportif aktivite sonrasında yapılan aktif ve pasif germe egzersizleri vücudun esnekliğini ve fiziksel strese karşı dayanıklılığını arttırmakta, teknik özelliklerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
4- Rehabilitasyon
Yaralanma küçük dahi olsa tam iyileşme olmadan spora dönülmemelidir. Birçok yaralanmadan sonra tedavi sırasında ağrının ortadan kalkması iyileşmenin tamamlandığı anlamına gelmemektedir. Bu nedenle spora dönüş acele edilmemeli, yeni bir yaralanma riski göze alınmamalı ancak spora gereğinde geç dönme durumu da engellenmelidir. Yaralanma sonrasında ortaya çıkabilen eklem hareket genişliğinde kısıtlılık, kassal zayıflık ve koordinasyon kusurları belirlenmeli ve rehabilitasyona gecikmeden başlanmalıdır. Rehabilitasyonda amaç bireyi en kısa zamanda eski aktivite düzeyine geri döndürebilmek olmalıdır.
5- Oyun kuralları
Tüm spor dalları incelendiğinde kuralların zaman içerisinde değiştirildiği görülmektedir. Bu değişiklikler bazen taktik anlayışların tükenmesinden ve izleme zevkinin korunması gereğinden bazen de sakatlıkların önlenmesi çabasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda yaralanmalar ile ilgili kayıt ve arşiv sisteminin uygulanması, spor türüne özel yaralanmaların ortaya konması yol gösterici olacaktır. Öyle ki kurallar koruyucu ekipmanların kullanımının zorunlu hale getirilmesinden, yaralanmaya sebebiyet veren oyun içi müdahalelere ceza uygulamalarına kadar şekillendirilerek koruyucu yaklaşım ön plana çıkarılmaktadır. Örneğin FIFA, yapılan değişiklikle futbolda ayak bileği ve aşil tendonuna yönelik müdahalelerde ceza uygulamasına geçilmesini sağlamıştır. Ancak rugby gibi bazı spor türlerinde ise, bu şekildeki kural düzenlemelerinde gecikilmiştir ve hala sporcuların travmalara karşı koruyucu ekipman kullanmalarına izin verilmemektedir.
6- Spor sahaları
Sporun yapıldığı ortamın yaralanma riskini en aza indirecek özellikte olması yine teknik bir konudur. Örneğin futbolda zeminin hava koşullarından etkilenmesi, kaygan oluşu, çimlerin uzunluğu başta alt ekstremitede olmak üzere vücudun birçok bölgesinde yaralanmaları arttırabilmektedir. Basketbol, voleybol ve hentbol gibi sporlarda zeminin absorban özellikte olması düşme sonrası yaralanma riskini azaltmakta, yine terden dolayı zeminin ıslanması kayganlaşmaya ve tehlikeli düşmelere neden olabilmektedir. Su sporlarında ortam sıcaklığı önemli bir faktör olabilmekte, havuz çevresinin kaygan olmayan maddelerle kaplı olması düşme sonucu yaralanma riskini azaltmaktadır. Yine spor yapılan alanların hijyenik koşulları da infeksiyon, bulaşıcı hastalık riskini azaltmak bakımından önem taşımaktadır. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması ve sporcuların eğitimi çok önemlidir.
7- Spor malzemeleri
Koruyucu ekipman kullanımı spor yaralanması riskini önemli ölçüde azaltmakta ancak hiçbir uygulama, riski tamamen ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Yaralanma mekanizmalarının ortaya konması, spor türüne özgü yaralanma bölgelerinin belirlenmesi kullanılan koruyucu malzemelerde yeniliklere neden olmuştur. Üretilen koruyucu materyallerin uygunluğunun test edilmesi ve standardizasyonun sağlanması konusu da gelişme göstermiştir. Ekipmanların bir kısmı kurallar gereği, kullanımı zorunlu hale getirilirken bir kısmı da sporcunun ihtiyacına göre oyun kurallarına aykırı olmamak ve diğer sporculara zarar vermemek kaydıyla kullanımı isteğe bağlı bırakılmıştır. Koruyucu ekipmanlar vücudun bir bölümünün hareketini kısıtlama, direk uygulanan yükü dağıtma, şiddetini azaltma ve travmalara karşı fiziksel bariyer oluşturma gibi mekanizmalarla etkili olmaktadırlar. Bunlar vücut yapılarına uygun olmadıkça ve doğru kullanılmadıkça etkili olmamaktadır. Koruyucu ekipmanların materyal nitelikleri, şekilleri, kullanım özellikleri ve süresi yapılan sportif aktivite türüne göre değişmektedir.
Amerikan futbol, buz hokeyi, beyzbol, bisiklet ve amatör boks gibi sporlarda koruyucu başlık kullanımı travmatik baş yaralanmalarını azaltmaktadır.
Tek parça plastik lensli göz koruyucuları futbol, cross-country kayak, basketbol, beyzbol gibi spor türlerinde yine sık olarak kullanılmaktadır.
Antrenman servikal omurga yaralanmalarına karşı tek en iyi koruyucu metot olarak bilinir, ancak Amerikan futbolu gibi boyun travmaları yönünden yüksek riskli spor türlerinde omuz pedleri ile birlikte boyunluk kullanımı önerilmektedir. Yüksek travmatik spor türlerinde kaburgaları koruyucu yelekler de önerilmektedir. Bundan başka buz hokeyi ve Amerikan futbolu gibi spor türlerinde kalça koruyucu pedler kullanılmaktadır.
Voleybol, basketbol ve hentbolde dizlik, el bilekliği, dirseklik gibi stabilite arttırıcı ve koruyucu aparatlar yardımcı olabilmektedir. Ayak bileği instabilitesi durumunda antrenman ve maçlarda koruyucu ayak bileği bandajı (taping) yarar sağlamaktadır.
Futbolda değişik materyallerden yapılmış shin guardların (tekmelik) kullanılması tibia ve fibula kırıklarından iyi bir korunma sağlamaktadır.
Tabanı şok emici özellikte, ayak deformitesini düzeltici ekleri olan ve ayak bileğini sıkıca saran, kaymayan ayakkabılar basketbol sporu için uygun ve yaralanmaları azaltıcı özelliktedir. Yine farklı spor türlerinde zemine uygun, yaralanmaları önleyici eklere sahip ayakkabılar seçilmelidir.
8- Sağlık bilgisi ve eğitimi
Sporcunun beslenme, uyku düzeni ve yaşam tarzında düzenleme yapabilmesi gereklidir. Ne amaçla olursa olsun, spor yapan bireylerin yaralanmalarının önlenmesi konusunda bilgi sahibi olmaları, gerektiğinde spor hekimlerinden, antrenman bilimcilerinden yardım almaları uygun olacaktır.
Sporcuların oyun kurallarına uyumu, teknik özelliklerinin geliştirilmesi uygun, doğru ve güvenli antrenman metotlarının uygulanması ile mümkün olacaktır.
Sonuç olarak spor yaralanmaların önlenmesinde multidisipliner bir yaklaşım sağlanması, gelişmelerin yakından takip edilmesi, doğru tekniğin sporculara küçük yaşlardan itibaren verilmesi ve tam bir ekip koordinasyonunu sağlanması gerekmektedir. Uluslararası Spor Hekimliği Federasyonu'nun (FIMS) önerdiği 6 S kuralı bu konuda bir anahtar olarak kabul edilmelidir;
1.Shoes (ayakkabılar)
2.Surface (zemin)
3.Speed (hız)
4.Structure (fizik yapı)
5.Strength (kuvvet)
6.Stretching (germe)
Uzm. Dr. Metin ERGÜN
‘