SPORUN SOSYAL KAVRAMLARI NELERDİR?

Toplumsal yaşam sosyal ilişkilerden oluşur. Sosyal kelimesi Latince Socius sözcüğünden gelmektedir ve sözlük anlamı birliktelik, birlikte oluştur. İnsanlar birlikte oluşlarının kaçınılmaz sonucu olarak karşılıklı bir takım ilişkilerde bulunurlar. Bu ilişkiler çok çeşitli ve karmaşıktır. Kısaca toplumsal ilişki kişiler veya guruplar arasındaki etkilenişimdir. Sosyal ilişkiyi daha yakından analiz edersek, sosyal rollerin sosyal ilişkilerin birer düzenleyici mekanizması olduğunu görürüz.

Kişiler sosyal rolleri sayesinde ve içinde, birbirleriyle eylemde bulunurlar. Sosyal ilişkiler konusunda anlaşılır çözümlemeleri olan Max Weber?e göre, bir ilişkinin sosyal nitelikli olabilmesi için aşağıdaki özellikleri taşıması gerekir. 1-En az iki insan arasında olması 2-Bir zaman süresi içinde devam etmesi3-En az iki kişinin birbirinden haberdar olması 4-İlişkinin ortak bir anlam taşıması 5-İnsanlar ilişki içinde iken karşılıklı etkileşim halinde olması 6-Kişilerin ortak ilişkilerine kendilerinin birer öznel anlam vermeleri. Toplumsal ilişkiler niteliklerine göre insanları birleştirici veya ayırıcı özellik gösterebilirler. Özel olabilir veya özel olmayabilirler. Ekonomik veya siyasi olabilirler. Dostça veya düşmanca olabilirler. Hem fiziksel hem zihinsel boyutlara sahiptirler. İnsanlar olgunlaştıkça giderek toplumsal ilişkilerin önemini anlar ve toplumsal ilişkiler geliştikçe toplumu bir arada tutan bağlar da gelişir. Sosyal ilişkiler oldukça mekanik bir olay gibi düşünülse de, her sosyal ilişkide insanları etkileyen çeşitli faktörler mevcuttur. Her sosyal ilişki sosyal, kültürel, biyolojik psikolojik ve ekolojik faktörlerin etkisinde kalır. Toplum, sosyal varlıkların karşılıklı olarak birbirlerini tanımaları, kabul etmeleri şartıyla, hareket etmeleri halinde var olabilir ve böylece beliren ilişkilere sosyal ilişkiler adı verilir. Sosyal ilişki, kişinin veya grubun kendi dışındaki diğer kişi ve grupların davranış şekillerini ve beklentilerini hesaba katarak sürdürdüğü ilişkiye dayalı etkilenişimdir. Toplumsal ilişkiler toplumda hem yazılı hem de örf, adet gibi yazısız hukuka göre gerçekleşir. Toplumdaki bazı kurumlar ise sosyal ilişkilerin gelişip güçlenmesini kolaylaştırır. Dil, eğitim, din gibi spor da bu kurumlardan biridir. Spor özellikle barışçı olma niteliği ve uluslararası değişmeyen kuralları nedeniyle, ayni toplumdaki insanlar ve gruplar arası sosyal ilişkiler yanında diğer toplumlardaki insanlar ve gruplarla kurulan sosyal ilişkilerin gelişip güçlendirilmesinde de olumlu etkiye sahiptir Toplumsal ilişkiler çok farklı biçimlerde ortaya çıkmasına rağmen sosyologlarca belirli gruplandırmalar yapılabilmiştir. Yarışma (rekabet), uyuşma (uyarlanma), yardımlaşma (işbirliği), diyalektik (karşıtlık) ve çatışma. Spor bir toplumsal olay olarak ele alındığında bu gruplandırılan toplumsal ilişki tiplerinin hepsini görmek mümkündür. Yine de bağlayıcı ve olumlu süreçler olarak kabul edilen yarışma tipi, yardımlaşma tipi uyuşma tipi ve benzeşme tipi ilişkiler daha çok görülmektedir.

Yarışma (Rekabet): Yarışma tipi ilişkiler iki veya daha çok kişi veya gurubun aynı hedefe yönelik olumlu sonuç elde etmek için, barışçı bir tarzda yürütülen ilişkilerdir. Rekabet, başarının alkışlandığı, değerlerin ölçülebildiği, fırsatların soyut olduğu dinamik ve açık bir toplumda daha yaygın ve yoğundur. Genel olarak böyle bir toplumda rekabet süreci, işbirliği süreci kadar değerlidir. Kişiler çoğunlukla toplumda sosyal statü sağlayan nitelikler için rekabete girerler. Bu niteliklerin sayısı ve elde edilebilirliği toplumlara göre değişir. Spor ve yarışma birbirini çağrıştıran iki kelimedir. Sporun özü yarışmadır. Yapıldığı amaca göre, ister sağlık için, ister boş zamanları değerlendirmek için, isterse performans için olsun içinde hep yarışma vardır. Spor yapan kişi ya da gruplar rakipleriyle, zamanla, doğa koşullarıyla veya en azından kendileriyle yarışırlar. Yarışma tipi toplumsal ilişkiler daha çok gizli bir şekilde yürütülür. Terfi etmek isteyen aynı düzeydeki memurlar, benzer ürünleri satmaya çalışan pazarlamacılar, sınıf birincisi olmak isteyen öğrenciler, soloya seçilmek isteyen koro elemanları, beğenilen bir oyunda rol almak isteyen tiyatro oyuncuları vb. Sporda ise yarışmalar yasal olarak organize edilir. Sporcular rekabet içinde olduklarını gizlemeye gerek duymazlar. Belirlenmiş kurallara uygun olarak ve eşit koşullarda yarışarak ayni hedefe ulaşmaya çalışırlar. Şampiyon olmak, ödül kazanmak, şöhrete ulaşmak, milli takıma seçilmek, rekor kırmak duruma göre bu hedeflerden biri olabilir.

Çatışma: Çatışma tipi ilişkiler aynı hedefe ulaşmaya çalışan iki veya daha fazla kişi veya grubun, birbirlerinin hedefine ulaşmasını açıkça engellemeye çalıştığı ilişkilerdir. Çatışma süreci sonunda ortaya çıkan, nefrete dayanan ve karşısındakilere maddi veya manevi zarar vermeyi amaçlayan ilişkileri içerir. Kuşkusuz çatışmanın başlangıcında kabul edilmesi güç veya olanaksız birtakım davranış formları söz konusudur. Bu davranış formları aşağılayıcı söz, jest veya eylemler, hakir görme giderek bazı fiziki zorbalıklar olabilir. Yasal olduğu kadar yasal olmayan yöntemlere de başvurulduğu görülür. İleri aşamalarda silahlı mücadelelere dönüşebilir. Topluma baktığımızda, toplumda yer alan bireylerin birbirinden oldukça farklı olduğunu görmekteyiz. Her bireyin belli bir istemi, özlemi ve gözettiği çıkarı vardır. İnsanların istekleri, özlemleri, gereksinimleri birbirinden oldukça farklıdır. Aynı toplum içinde yaşayan bireylerin farklı çıkarlara, özlemlere sahip olmaları kendi aralarında çatışmanın doğmasına yol açmaktadır. Bu durumu toplumlar bazında da alabiliriz. Her toplum kendi çıkarlarını korumak ve geliştirmek için diğer toplumlarla sürekli bir savaşım durumundadır. Bu çerçevede toplumlar arasında oluşan savaşlar çatışmanın en iyi örneğini oluştururlar. Çatışma tipi ilişkilere zaman zaman sporda da rastlanmaktadır. Özellikle sporun profesyonelce yapıldığı, sonucunda elde edilecek veya kaybedilecek değerlerin çok önemli olduğu durumlarda, sporcuların rakibine zarar verecek sertlikte davrandığı görülebilir. Yine bu gibi durumlarda hakemin kararlarına sözleri, jest ve hareketleriyle kural dışı şekilde karşı çıkan sporcular bulunabilir. Sporda çatışma tipi ilişkilere, daha çok sporcu olmayan kişilerce tribünlerde veya spor alanları dışında rastlanmaktadır. Bu tür ilişkilere başvurmalarının gerçek nedeni de müsabaka sonuçlarını kabul edememe ya da olağanüstü memnuniyet duyma değil genelde günlük yaşamlarında istediklerini elde etmemiş (sevgi, başarı, para vb. ) olmalarıdır. Oysa sporun ırk, dil, din, ideoloji farklılıklarına bakmaksızın kişilerin eşit koşullarda rekabet etmesini sağlayan ortamlarda gerçekleştiği için çatışmaları önleyici bir rolü bulunmaktadır. Özellikle sosyo-ekonomik sorunları bulunan ülkelerde, gençlerin anarşi ve terörden uzak kalabilmeleri için spor organizasyonlarına daha fazla ilgi yaratılmaya çalışılmaktadır.

Uyuşma: Uyuşma tipi ilişkiler çoğunlukla çatışma süreci sonucunda ortaya çıkan ve çatışmaları en aza indirmeyi veya ortadan kaldırmayı amaçlayan ilişkilerdir. Kişilerin ve grupların sürekli çatışma içinde olmaları mümkün değildir. Çatışma süreci sonucunda taraflardan birinin yenilgiyi kabul etmesi ya da daha önemli çıkarların söz konusu olmasıyla uyuşma tipi ilişkiler ortaya çıkar. Uyuşma barış içinde, birbiriyle birlikte yaşamanın bir aracıdır ve sonunda olumlu bir işbirliğine yol açar. Bu sürecin pek çok incelikleri ve dereceleri vardır. Kişi ve gruplar arasındaki saf hoşgörü, en alt düzeyde bir uyuşmadır. Öte yandan taraflardan birinin diğerini yasalara veya tehdit ve şiddete dayanarak uyuşmaya zorlaması da bir uyuşma tipidir. Sporda çatışma tipi ilişkilerle hedefe ulaşmak mümkün değildir. Çatışma durumunda sporcu ya kendi fiziksel ve ruhsal zorlanmaya girdiğinden performansı düşecek ya da rakibine fiziksel ve ruhsal zarar vererek centilmenlik dışı davranışlarda bulunduğu için ceza (faul, serbest atış, sarı yada kırmızı kart vb. ) alacaktır. Bu nedenle sporcu uyuşma tipi ilişkilerde bulunmanın çıkarlarına daha uygun olduğunu bilir. Takım arkadaşlarıyla, antrenör ve idarecisiyle, kulüp yönetimiyle, hakemlerle hatta seyirci ve basın mensuplarıyla uyuşmak durumundadır.

Yardımlaşma: Yardımlaşma tipi ilişkiler kişilerin veya grupların aynı hedefe ulaşmak için birlikte çalışmaları sonucu ortaya çıkan ilişkilerdir. Yardımlaşma sürecisinde hem işbirliği hem de işbölümü söz konusudur. İnsanlar hayatta kalma, beslenme ve korunma problemlerini kişisel olarak değil fakat kolektif bir şekilde işbirliği ile karşılamaktadırlar. Gerçekten insanların zeka, güç ve becerilerinin farklı olması, keza uyulacak fizik çevrenin değişik bölümleri kapsaması ve bilginin büyük gelişmesi karşısında insanın, bilginin bütününe sahip olabilmesinin imkansızlığı uzmanlaşmayı yani işbölümünü doğurmaktadır. Yardımlaşmanın birbirini tamamlayan üç temel aşaması vardır. Ortak değerlerin saptanması aşaması, ortak tutumların doğması aşaması ve ortak davranış aşaması. Bu aşamaların bütünü yardımlaşma sürecini doğurur. Sporda yardımlaşma başarı elde etmek için zorunludur. Özellikle takım sporlarında planlanan taktikleri gerçekleştirebilmek ve sonuç alabilmek için sporcular işbölümü ve işbirliği yaparlar. Milli takımların başarısı için ilgili federasyon, antrenörler, kondisyoner, doktor ve beslenme uzmanı sporculara yardım eder. Bilimle uğraşanlar, spor araç gereç yapımcıları sporun daha mükemmel ve estetik sonuçları için işbirliği yaparlar. Uluslararası şampiyonalar ve Olimpiyat oyunlarında değişik alanlardan pek çok insan, kurum ve kuruluş ciddi yardımlaşma ilişkileri içindedir. İşbirliği, sosyal ilişkilerin en yaygın formu değil fakat aynı zamanda grup ve toplumun sürekliliği ve dayanıklılığı için çok önemli ve vazgeçilmezdir. Kuşkusuz, işbirliği karşılıklı bir ilişkidir. İşbirliğinin, her iki taraf için de tümüyle eşit düzeyde bir çabayı ne kapsamasına ne de gerektirmesine karşın, tek yanlı olduğu söylenemez. Kişilerin birlikte hareket ettikleri söylendiğinde, bir hedefin elde edilmesi için az veya çok aynı anda ve birlikte çaba göstermeleri kastedilmiş olur. Yardımlaşma tipi ilişkilerin değerini olağan karşıladığımız işbirliği ilişkileri bozulduğunda çok daha iyi anlarız. Sporcular arasında yardımlaşma kesildiğinde, kulüp yönetimi sporculara yardımı kestiğinde, sonuçlar kötüye gider, transferde ödenen büyük bedeller ve spora yapılan yatırımlar boşa gider, taraftarlar hayal kırıklığına uğrar. Yardımlaşma tipi ilişkiler ortadan kalktığında tekrar çatışma tipi ilişkiler başlayabilir, devam edip pekiştiğinde ise benzeşme ve özümseme sonucu bütünleşme ortaya çıkar.

Benzeşme (özümseme): Belirli bir süre bir arada bulunan kişiler arasında, farklılıkların azalmaya başlaması, birbirlerinin düşüncelerini paylaşmaya başlaması sonucu benzeşme tipi ilişkiler ortaya çıkar. Benzeşme tipi ilişiler grup içinde tutarlılık oluşturur ve bütünleşmeyi sağlar. Bu tip ilişkiler eğitim, dil, din ve ekonomik farklılıkları olmayan küçük gruplarda daha çok görülür. Benzeşme tipi ilişkiler ancak kısa dönemde ve geçici olarak görülebilir. Uzun dönemde ise diyalektik ilişkiler söz konusudur. Ancak spor, benzeşme sürecinin uzun dönemli ve kalıcı olarak yaşanabildiği bir durumdur. Sporcular arasındaki farklılıklar ne olursa olsun benzeşme tipi ilişkiler çok çabuk gerçekleşir. Değişik bölgelerden, değişik yaşam biçimine sahip, farklı alışkanlıkları olan sporcular, transferler nedeniyle aynı takımlarda toplandıklarında yoğun birliktelik sonucu kısa sürede benzeşme içine girerler. Uzun ve yorucu antrenmanlar, birlikte yenilen yemekler, hazırlık kampları, deplasman seyahatleri, karşılaşmalar sonucunda paylaşılan sevinç veya üzüntüler kısa sürede benzeşme tipi ilişkilerin doğmasına neden olur. Farklı ülke takımlarına transfer olarak spor hayatını sürdüren sporcularda bile bu süreci görmek mümkündür.

Diyalektik: Diyalektik deyimini ilk kez kullanan Hegel?e göre bu kavram, karşılıklı ilişkiler olgusunu, ya da etki-tepki sürecini içermektedir. Evrendeki her şey, her nesne bünyesinde kendi negatifini, karşıtını ve çelişkisini içerir, yaşatır. Bu durumda her gerçek, belirginleşinceye kadar tez-antitez-sentez aşamalarından geçecek ve sentez aşamasında yeni bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır. Ancak her yeni gerçek, tez ve antitezin basit bir toplamı değildir, nitelik olarak değişmiş, bütünüyle yeni bir gerçektir. Diyalektik ilişkiler çelişme ve çatışmaya dayalı ilişkilerdir. Toplumsal ilişkiler ideal düzeyde dayanışma, uyum ve dengeye yönelik olmalarına karşın aslında bütün sosyal ilişki tipleri temelinde diyalektik nitelik bulunan ilişkilerdir. Geçmişten günümüze spor olgusuna baktığımızda diyalektik nitelikteki sürecini rahatlıkla görebilir. Tarihin ilk dönemlerinde yaşamı devam ettirebilmek için vahşi hayvanlardan korunma amacıyla, kaçma, koşma, sıçrama, tırmanma, beslenme amacıyla avlanırken boğuşma, atma vb hareketler sonradan boş zamanlarda yapılan oyunlar şeklinde karşımıza çıkmıştır. Giderek daha güçlü ve sağlıklı olmak için daha hızlı, daha yüksek ve daha kuvvetli amacıyla yapılmaya başlamıştır. Bu amaç sporun boş zaman uğraşısı olmaktan öte daha uzun ve yoğun yapılmasına yol açmıştır. Böylesine çalışma temposu ise daha fazla zaman gerektirdiğinden spor bir meslek halini almıştır. Bir meslek olarak sporda daha fazla başarı daha çok kazanç demek olduğundan, aşırı yüklenmeler başlamış bunun sonucu da spor sağlıklı kalmanın yollarından biriyken bedensel ve ruhsal sağlığı tehdit eder olmuştur. Toplumsal açıdan bakıldığında ise spor yine bir yandan uluslararası ilişkileri geliştiren bir barış aracı iken diğer yandan ulusların birbirlerine üstünlüğünü kabul ettirmeye çalıştığı soğuk savaş aracı olma karşıt özelliğini taşımaktadır.

Bir Cevap Yazın